10 Mayıs 2007 Perşembe

AKP - RTE

İnanılır gibi değil…
Maalesef yine RTE ve AKP kazandı…
Yine…

Evet, özellikle yine diyorum... Çünkü AKP bugüne dek ne seçim çalışması yapmış ne de teşkilatlarını tabanında yetiştirmiş bir parti değildir... RTE de ne başbakan olmayı yolun başında planlamış ne de aklına getirmiş bir başkandır… Fakat ülkemizin ‘’tek parti’’ si olan CHP'nin ve Ankara'nın bürokrasi, eğitim, yargı, hukuk ve bu tip mevkilerinin mantıklarının anlaşılması mümkün olunamayan, isteklerinin öznesine bir şeyi yazmanın becerilemediği makam sahipleri sayesinde artık önü alınmasının imkansız olduğu bir AKP gerçeği ve RTE diktatörlüğü ile karşı karşıyayız…

Bu adam, Refah partisi üyelerinin (kendisi de dahil) ‘’demokrasi ile fetih’’ çağının başlaması olarak hatırlanması gerekecek bir tarzda gayretleriyle ülke gündemine ve önemli mevkilere oturmaya başlangıç yapmıştır… O seçim çalışmasındaki gayret gösteren herkesi burada selamlıyor, isimlerini tek tek anıp teşekkür etmek istiyorum… Zira ülkemizin tam demokrasi ile buluşmasında, halkın sandığa iradesini yansıtmasında öncü kuvvet oldular… Tekrar yaşayanlarına sağlık sıhhat, ölmüşlerine de Rabbimiz Teala'dan Şanına yakışır misafirperverlik temenni ediyorum…

Olayın devamı kısaca şöyle ki,
RTE günün birinde bir yerlerde bir şiir okur. Nereden bilsin bu şiirin onu başbakanlığa taşıyacak olan ilk basamak olduğunu. Oysa RTE'nin bile aklına sadece ettiği dualarda gelmektedir başbakanlık… İşte o dönemde ‘’TAK-ŞAK’’ partisi ve yandaşları (ki yukarıda açıkça kim olduklarına değindik!) hemen durumdan vazife çıkardılar, tak diye yukarıdan düğmeye bastılar, şak diye RTE'yi içeri attılar, adamcağız da küt diye kendini başbakan olarak buldu… (tak-şak benzetme olarak yazıl-ma-mıştır, bir zamanlar ‘’biz tak diye emir veririz, şak diye o işleri hallederiz" diyen, hatta bu sebeple basında adı "tak-şak paşa" ya çıkan generaller vardı piyasada, onlaradır göndermemiz…)

Yemin ederim, eğer dualarının bu kadar çabuk gerçekleşeceğini bileydi RTE, başka bir şey isterdi… Bu ne acele kardeşim, daha partiyi yeni kurdunuz demeye kalmadan iktidar olundu, Saadet'ten transferler o kadar çabuk oldu ki -hatta pek çoğu iktidara geldikten sonra gelebildi AKP ye- adam, AKP lilerin ajandalarında bilmem nerenin yetkilisi ya da sorumlusu olarak kayıtlı ama hala Saadet'ten çıkamamış ki, yani daha kısa yazalım ceketini almaya vakti olmadı yahu... O kadar, gerisini siz düşünün artık…

Bu transferler garip mi, değil… Çünkü meclisten alışığız ki bir mv bile aynı dönem içinde 5 parti yapabiliyor, bakın, partiye geçiyor ya da filanca partinin saflarında yer alıyor da diyemiyorum, çünkü nerede olduğunu bilmeyen mv olurmu? Olur… Akşamki çakırkeyf sofradan kalkıp, sabah başağrısı ile uyanıp, yanlışlıkla dün istifa ettiğini unuttuğu partideki odasına gidip çayını söyledikten sonra çayı getiren çaycının ‘’hayırlı olsun abi, biz zaten ailecek kökten demokrat partiliyiz, bakma ekmek parası için buralarda çaycılık yapıyoruz, benim de sizin partiye geçmek için bir şansım olsa dakika durursam adam olmiiim" diyen garibanın, vekilimizin bıngıldağını hafif titretmesi ile sağdan soldan gelen pis bakışların farkına varıp içten içe ‘hass…r’ diyip sonra ‘’kalan eşyalarımı almaya geldiydim’’yalanına sarılan vekillerimiz var bu memlekette…
‘’Hadi canım’’ diyeniniz var mı buna…
Olsa olsa ‘’yok yaaa’’ diyebilirsiniz!!!

Burada bir hakkı vermeden geçemeyeceğim: Bu mv transfer piyasası da ‘’dürüst lider Ecevit in’’ hediyesidir Türk siyasetine… Yani CHP yine yanlış ata oynuyor... Yani Saadet'ten AKP'ye ‘yatay geçişler’ oldukça hızlanır, Akp hızlı başlar ve hızlı devam eder ve iktidara öyle bir gelir ki kondüktörün son durağa geldiğinde uyandırdığı yolcular gibi daha mv olduğundan haberi olmayan AKP'li mv adayları vardır, seçim kazanılmıştır… Bakın, parayı hepsi harcıyor ama bunlarda ne çalışma, ne gayret, ne de telaş, ne de ortaya sürülen ‘’iki anahtar’’ gibi bir yalan vaad… Şimdi bu AKP'yi ben mi seçtim yoksa o bahsettiğimiz zevatın RTE'nin üzerine çıkıp tepinme ihtiraslarımı? Bırakaydılar, RTE bir parti kurar seçime girer ve en büyük başarısı da Saadet Partisi'nin yarısı kadar oy almak olurdu…

Şimdi de Cumhurbaşkanı seçtirtmek için ellerinden geleni yapıyorlar... Merak etmeyin o da olacak sevgili oligarşik zevat… Sizin bu son gayretinizle AKP teşkilatları rahat bir nefes aldı… Artık herkes koltuğuna sahip olacak o kadar basit… Lunaparktaki 360 derece dönen kamikaze gibi, herkes sıkı sıkıya koltuğuna yapışacak, korktuğu yerde gözünü kapatacak sonra birde açacak ki gözünü %40 ile seçim galibi oluvermiş... Aman ne güzel memleket, bravo CHP, iyi halt ettin… Adam liderimiz oldu çıktı…

Başkasına oy yok! Çünkü siyasetçilerin yapmaktan korktuğu iki turlu seçim sistemine ben geçeli çoook oldu... İlk iki ye girecek partiye bakarım, oyum kıymetlidir benim, o ikisinden birine oy veririm, ehven-i şer durumu yani… Hiç beğenmediğim ve pek itici bulduğum ilçe belediye başkanına oy veriyor, eşime dostuma da oy verdirtiyorum, iş mi bu yaptığınız CHP liler?

4 yorum:

Bâd-ı Sabâ dedi ki...

# Seçil(miş) Kişi

Akıl dolu bir yazı olmuş, tarih örgüsüne de sahip.. keyifle okuttu kendisini.

Yazıyı okuyorken, Recep Tayyip 'in başbakanlığı için bir komplo deniliyor; konusu aklıma geldi. Güyâ şiir okuması ve hapise atılması bir senaryo imiş.

Eğer bu bir komplo ise, 27 Nisan muhtırasını nasıl açıklayacağız ?

Peki CHP, Anayasa mahkemesi, Ordu, ADD (sözde cumhuriyet mitingleri tertipcileri) arasında yazılı olmayan işbirliğini ?

Erkan Mumcu (ANAP) ve Mehmet Ağar (DYP) İşbirliğini ? 11. cumhurbaşkanlığı siçiminde meclise girmemişlerdi.

Hadi bunları açıkladık, peki ya kartel medyanın namaza, dine, mayo shov ile İstanbul belediyesine saldırmasını nasıl açıklayacağız ?

Bütün bunları bir kefeye koyabiliyorsanız.. Türkiye Cumhuriyeti olarak, donumuza kadar satılmış olduğumuzu kabul etmeliyiz.

Bilmem anlatabiliyor muyum..?

Bu bağlamda.. Recep Tayyip Erdoğan hakkında, şiir okurken başbakan olacağı belliydi tarzı sinek mi'de bulandırır hikayelerinden mütevellid karalamalara; sadece gülüp geçiyorum.

Sunusy dedi ki...

Biz bostancı99'ers olarak her akıllı seneryo karşısında düşünürüz. Daha sonra sonuçlarına bakarız. "Güçlü bir Türkiye düşmanların işine gelmez, bu parti düşmanlar tarafından destekleniyorsa demek ki o da düşmandır, zira Türk'ün dostu yoktur..." tezine bir baktık ve üzerinde kafa yorduk. Sonuçta AKP'nin Türkiye için çalıştığı sonucuna vardık. Dikkat ettik ki bu hükümet gerçekten de ABD tarafından destekleniyor. Ama bunun sebebi önlenemez yükselişi ile Türkiye gibi bir dostu Rusya ve İran'a kaptırmama kaygısıymış, hatta bu yüzden AB ülkeleri Fransa ile bile çatışacak durumda...

Türkiye'nin bu hükümetinin desteklenmesi, Türkiye'yi müttefik olarak gören ülkelerin güçlü bir dosta sahip olmak istemesinden başka birşey değildir.

Biz elbette ki kimseye güvenmeyeceğiz ama devletimizin bekası için bu hükümeti destekliyoruz.

İç dinamiklerin bu hükümete karşı bir araya gelmelerinin nedeni bürokratik cumhuriyetin yıkılıp demokratik cumhuriyetin kuruluyor olmasından kaynaklanıyor.

AB'ye girmeyi en çok asker istemez, bunun nedeni ülke menfaati değil, gelirlerinin sayıştay tarafından artık kontrol edilecek olmasındandır. Artık askeri ihaleler de şeffaf olacağı için bir rant imparatorluğunun yıkılacağı doğrudur. Artık miting düzenlemeye de para bulamayacakları için son çırpınışlar güçlü olmuştur.

Ülkedeki laik anti laik kavgası sunidir. Sadece bir araçtır ve rüzgardır. Dolayısıyla temeli yoktur, gelip geçecektir. Her doğum sancılı olur, bu sefer doğacak olan bebeğin mayası imparatorluktur. Korunacak olan istikrarla 10 sene sonra bölgenin tek süper gücü Türkiye olacaktır.

eğer mitingciler ve oligarşi gerçekten vatanlarını seviyor olsalardı gerçek bir yapıcı muhalefetle hükümete yardımcı olurlar ve gemiyi beraberce yürütürlerdi ama onlar dümeninde olmadıkları gemiyi batırmak istiyorlar, alet olanlar elbette bunun bedelini ödeyeceklerdir.

Sunusy

Bâd-ı Sabâ dedi ki...

#

Bu açıklamanın altına ben de imzamı atıyorum, bilinçlendirici bir açıklama.. olumludur. Son parağraftaki dileğinizle, beraberim.. biz on yıllardır totaliter zihniyetin bedelini sürünerek hayatımızla ödedik ödüyoruz, hiç kimsenin yanına ettiği çirkeflik kâr kalmasın.

Saygılarımla,

Sunusy dedi ki...

Yazarın editörü olduğum için yorumlamaktan çekinmedim. Sonuçta bostancı99ers olarak paralel düşüncemiz budur. Değerli vaktini ayırdığın için teşekkür ederim.
sevgiler
sunusy